Research İstanbul’un “Nesil Künyesi 2025” araştırmasına göre Türkiye’de 18-30 yaş arası gençlerin büyük bölümü ekonomik olarak ailesine bağımlı. Düzenli maaşı olan gençlerin dahi üçte biri aile desteği olmadan hayatını sürdüremiyor.
Research İstanbul’un 26 ilde, 18-30 yaş aralığında 2 bin gençle gerçekleştirdiği “Nesil Künyesi 2025” araştırması, gençlerin ekonomik bağımsızlıktan giderek uzaklaştığını ortaya koydu.
Araştırmaya göre Türkiye’de 18-30 yaş aralığındaki 17 milyonu aşkın genç nüfusun her 10’undan 7’si, yani yüzde 70’i ailesiyle birlikte yaşıyor. Her 10 gençten 6’sı ise ailesinden düzenli maddi destek alarak yaşamını sürdürüyor. Çalışan ve düzenli maaş alan gençler arasında da aile desteği ihtiyacı dikkat çekiyor. Buna göre maaş alan her 10 gençten 3’ü, yani yüzde 33’ü aile desteği olmadan geçinemiyor.
Nefes’te yer alan habere göre araştırma, gençlerin tasarruf yapma kapasitesinin de oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor. Gençlerin yalnızca yüzde 24’ü birikim yapabildiğini söylerken, istediği ölçüde birikim yapabilenlerin oranı yüzde 6’da kalıyor. Birikim yapabilen gençlerin büyük çoğunluğu ise bunu miras kalan ev, araba ya da kira yükünün olmaması gibi aileden gelen avantajlar sayesinde gerçekleştirebiliyor. Birikim araçları arasında altın ilk sırada yer alırken, borsa ve kripto para yatırımlarının beklenen düzeyde yaygın olmadığı belirtiliyor.
Gençler bağımsız karar alamıyor
Araştırma, gençlerin özellikle eğitim, meslek seçimi ve ailevi yükümlülükler gibi temel alanlarda bağımsız karar almakta zorlandığını ortaya koyuyor. Gençlerin daha bağımsız hareket edebildiği alanlar ise evlenme, çocuk sahibi olma ve hangi partiye oy vereceğine karar verme olarak sıralanıyor.
İş hayatında öncelik güvenlik
“Nesil Künyesi 2025” araştırmasına göre gençler iş hayatında en çok iyi bir maaş, işten çıkarılma korkusunun olmaması ve güçlü yan haklar talep ediyor. Yaygın kanının aksine, evden çalışma ya da esnek çalışma modelleri gençlerin öncelikleri arasında yer almıyor. Ailesiyle yaşayan gençlerin önemli bir bölümü evden çıkmak istese de, ekonomik belirsizlik ortamında esneklikten çok güvenliğin öne çıktığı vurgulanıyor.







