Bakırhan, Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin devam ettiğini açıkladı. Beklenen adımlar konusunda bir rehavet olduğunu söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis’te düzenlediği haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendiriyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmiş yıllarda yaptığı “Hukukun siyasallaştırılması ve yargının siyasete alet edilmesi demokrasiyi yaralar. Demokrasi hukuksuz yaşayamaz demiş. Türkiye’de bugün gelinen noktada demokrasinin geliştirilmesine ve hürriyetlerin artırılmasına ihtiyaç var demiş” sözlerini anımsatan Bakırhan, “Hak arayanların dile getirdiği düşünceleri dile getirmiş. 27 yıl önce söylemek iyi de, şimdi söyleyince cezaevlerini doldurmak mı gerekiyor? Cezaevlerinde yer yok, biliyorsunuz değil mi? Yüzde 130’ları geçti doluluk oranı” dedi.
‘Barışın aciliyeti artık ertelenemez’
Bakırhan, şunları söyledi: “27 yıl önce söylediğinizi bugün hayata geçirme günü olduğunu sizlere hatırlatmak istiyorum. Bugün Türkiye’nin acil meseleleri var. Demokrasinin aciliyeti, adaletin aciliyeti, demokratik hakların aciliyeti, barışın aciliyeti artık ertelenemez. Yaşadığımız en temel meseleler bunlardır. Suni gündemlerle Türkiye’nin gündemini meşgul etmesin kimse.”
“TECRİT DEVAM EDİYOR”
Ramazan Bayramı dolayısıyla İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ve diğer mahkumlarla ailelerinin yaptıkları görüşmeyi hatırlatan Bakırhan, Newroz meydanlarında Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek verildiğini ancak iktidarın atması gereken adımları atmadığını dile getirdi:
“Beklenen adımlar konusunda bir rehavet var. Bir bekleme durumu söz konusu. Türkiye’nin en temel meselesi tartışılıyor. Bekleyerek dünyanın neresinde barış gelmiş? Bilen varsa söylesin evde oturup bekleyelim. Biz en baştan beri demokrasiden korkulmaması, sahiplenilmesi gerektiğini söyledik. Sürecin sağlığı açısından hiçbir adım atılmadı. Yürütme erki tarafından topluma güven verecek herhangi bir duruş sergilenmiyor. Barış korkulacak bir şey midir? Antidemokratik uygulamalar arttıkça nasıl güven tesis edilecek? Bu rehavete son vermek gerekiyor.”