DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, barış sürecine ilişkin, “Zor bir iş yapıyoruz, inkarcılık, tekçilik bir anda bir masada oturmakla kısa bir süre diyalog ve müzakere sürecini yürütmekle ortadan kalkmıyor. Ama biz kararlıyız, umutluyuz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Süleymaniye kentinde düzenlenen “Arap Ülkeleri Sosyal Demokrat Müttefikler Konferansı” kapsamında bir panelde konuştu.
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşit ve KYB Başkanı Bafıl Talabani’ye selamlarını iletti.
Şeyh Mahmut Berzenci ve Mam Celal Talabani’nin kenti Süleymaniye’de böyle bir konferansa katılmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Bakırhan, Süleymaniye’nin Mehmet Emin Zeki, Piremêrd ve Şêrko Bêkes gibi şairlerin kenti olduğunu ve burada barışı ve çözümü konuşmanın büyük önem taşıdığını vurguladı.
“Yüz yıllık tekçi rejimler ortadoğu’ya barış getiremedi”
Ortadoğu’nun yüz yıl önce masa başında parçalara bölündüğünü ve tekçi, mezhepçi, ırkçı rejimlerin oluştuğunu belirten Bakırhan, bu rejimlerin bölgeye barış ve demokrasi getiremediğini ifade etti.
Yüzyıldır Ortadoğu’da farklı halkların ve inançların ezildiğini, yok sayıldığını ve denklemin dışına itilmeye çalışıldığını kaydeden Bakırhan, bu inkarcı politikaların 100 yıl sonra sonuç alamadığının altını çizdi.
Türkiye’deki çözüm süreci ve Abdullah Öcalan’ın rolü
Bakırhan, yeni bir dönem yaşandığını ve bu dönemde özellikle Ortadoğu coğrafyasında, Türkiye’de, halkların ve inançların kendi kimlikleriyle, kendi inançlarıyla özgürce yaşadıkları, eşit yurttaşlar oldukları bir süreci hep birlikte yaşadıklarını dile getirdi.
Türkiye’de de bir çözüm süreci başladığını hatırlatan Bakırhan, “Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla birlikte yaklaşık 40-50 yıldır devam eden silahlı mücadele son bulacak. 50 yıllık geçmişi olan Kürdistan İşçi Partisi kendisini feshetti. Sayın Öcalan Türkiye’nin demokrasiye ulaşması için, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin, Alevlerin ve diğer halkların, inançların eşit yurttaş olmaları için bir kapı araladı” dedi.
DEM Parti olarak bu aralanan kapıda Türkiye’nin Kürtlerle yeniden barışmasını, demokratik bir cumhuriyet inşa etmesini ve yüzyıllık ret ve inkar politikalarının son bulması mücadelesini yürüttüklerini söyleyen Bakırhan, ödenen büyük bedellere dikkat çekti.
Cezaevlerinde binlerce Kürt siyasetçinin tutuklu olduğunu ve hepsinin ortak talebinin Kürtlerin kendi diliyle, kimliğiyle eşit yurttaşlar oldukları bir sistemde yaşamak olduğunu belirtti.
Bakırhan, bu sürecin başarıya ulaşması halinde “inkarcı” ve “tekçi” politikaların, Kürtler ve muhalifler üzerindeki antidemokratik uygulamaların son bulacağını, cezaevlerindeki tutukluların özgürlüğüne kavuşacağını ve Türkiye’nin tekçilikten çıkarak farklı kimlikleri ve inançları tanımış olacağını kaydetti.
“Öcalan’ın paradigmasının sadece Türkiye için değil, Ortadoğu’daki çatışma ve şiddetin son bulması için de önemli önerilerde bulunduğunu” aktaran Bakırhan, Suriye örneğini verdi.
Suriye’deki tekçi, otoriter rejimin devamının yeni yüzyılda da benzer sonuçlar doğuracağını ifade eden Bakırhan, Türkiye’deki çözüm sürecinin Suriye’deki mevcut durumu da pozitif etkileyebileceğini ve Türkiye’de yol alınması halinde Suriye’de çözüme ulaşmanın da kolaylaşacağını savundu.
Mevcut barış sürecinin henüz ilk aşamalarında olunduğunu dile getiren Bakırhan, “Sayın Öcalan, İmralı Adası’na bir çağrı yaptı. Mecliste bir komisyon oluştu. O komisyon henüz bu işin mağdurlarıyla toplantılar yapıyor. Önümüzdeki günlerde meclise açıldığı zaman eğer bu süreci yürütebilirsek yasal düzenlemelerin de aynı zamanda bir zemini oluşacak” dedi.
Ancak “100 yıllık inkarcılık ve bunun yarattığı algıdan kaynaklı henüz gerçek bir barışın tartışılmadığını” belirten Bakırhan, Türkiye’de Kürtlerin haklarına kavuşmaması için karşı bir taraf da bulunduğunu ifade etti.
Bakırhan, sosyalistler, kadınlar ve gençlerle el birliğiyle bu inkarcı anlayışın yok olması, demokratik bir cumhuriyette Kürtlerin, Alevilerin ve diğer halkların eşitçe yaşaması için mücadele ettiklerini vurguladı.
Tuncer Bakırhan, “Zor bir iş yapıyoruz, inkarcılık, tekçilik bir anda bir masada oturmakla kısa bir süre diyalog ve müzakere sürecini yürütmekle ortadan kalkmıyor. Ama biz kararlıyız, umutluyuz” diye ekledi.
“Türkiye’de başarıya ulaşırsa Kobani ve Kamışlo’nun Şam ile barışı da sağlanabilir”
Başında bulunduğu DEM Parti’nin Türkiye’nin dört bir yanında toplantılar yaptığını ve sadece Kürtlerle değil, Türklerle, Çerkezlerle, Araplarla da buluşmalar gerçekleştirdiğini belirten
Bakırhan, savaşın ve çatışmanın Türkiye’ye büyük kaybettirdiğini anlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Türkiye ekonomisindeki bozulmanın sebebinin de Kürtlerle yürüyen çatışma ve şiddet ortamı olduğunu savunan Bakırhan, bu ortamın ortadan kalkması halinde ekonominin rayına girebileceğini ifade etti.
Bakırhan, “Türkiye’de bu zemin başarıya ulaştırılması halinde Kobani ve Kamışlo’nun Şam ile barışı da sağlanabilir” dedi.
Ayrıca, Türkiye’de bir barış modeli ortaya konulabilirse, Filistin ve İsrail arasında süren çatışma ve kavganın da sonlandırılabileceği bir model oluşturulabileceğini öne sürdü.
Ortadoğu’daki gerginliklerin ve çatışmaların tek sebebinin tekçiliği dayatmak olduğunu yineleyen Bakırhan, bu rejimlerin tekçilikten vazgeçip kendi ülkelerinde yaşayan farklılıkları görüp onlara uygun yasal, anayasal düzenlemeler yapmaları halinde bölgenin gerçek barışına ulaşabileceğini ifade etti.
Halkların dayanışması vurgusu ve özeleştiri
Bakırhan, konferans salonunda Mısır’dan Filistin’e, Arap’tan Acem’ine, Kürt’üne, Türk’üne kadar birçok etnik ve inanç grubuna mensup insanın bir arada oturduğuna dikkat çekerek, Filistin’in barışını isteyenlerin Kürtlerin temel haklarını da savunabilmesi, Kürtlerin haklarını savunanların da Alevilerin, Hristiyanların ve Gayrimüslimlerin temel haklarını savunması halinde tekçi, inkarcı rejimlerin masaya, diyaloğa ve çözüme getirilebileceğini kaydetti.
Zor bir iş yaptıklarını belirten Bakırhan, Kürdüyle, Türküyle, genciyle, kadınıyla birlikte Türkiye’de demokratik bir zemin oluşması için kararlı bir şekilde mücadeleyi sürdürdüklerini vurguladı.
Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde Kürtlerin ve Arapların 15-20 yıl önce gerçekleştirdikleri ve hukuka bağladıkları anlayışın bölgede egemen kılınması halinde bölgenin nefes alabileceğini ve emperyalist müdahalelere zemin hazırlanmayacağını ifade etti.
Bakırhan, “Bugün İsrail’in Gazze’de yapmış olduğu soykırımın sebebi aslında halkların dayanışamaması, birbirine sahip çıkmaması, birbirinin sorunlarını dile getirmemesinden kaynaklıdır” dedi.
Yüzyıldır Kürtler üzerinde zulüm politikası uygulandığını belirten Bakırhan, Arap’ın, Fars’ın, Çerkez’in Kürt kardeşlerinin yanında durabilmesi halinde tekçi rejimlerin katliamlar ve soykırımlar yapamayacağını söyledi.
Konuşmasında özeleştiriye de yer veren Bakırhan, bir Filistinli kardeşinin konuşmasında tek bir Kürt kelimesi geçmediğini belirterek, “Biz Filistinliler kardeşimizdir diyoruz. Onlar için İsrail’de Kürtler canını verdi, kanını verdi. Bugün Filistin topraklarında Kürt kardeşlerimizin şehitlikleri var. Filistinliler ne zaman Kürt barışını desteklerse, Kürtler Filistin barışını desteklerse bu ceberrut, bu bize zulüm uygulayan iktidarlar değişmek zorunda kalır” diye konuştu.
Bakırhan, sadece kendi sorunlarına sahip çıkıp yanımızdaki kardeşlerin sorunlarına sahip çıkmadığımız sürece ezilmeye, dövülmeye, soykırıma ve katliamlara katlanmak zorunda kalınacağını vurguladı.
“Dayanışma ile Ortadoğu’ya barış gelecek”
Son söz olarak Bakırhan, dayanışarak, birlikte mücadele ederek, birbirinin hakkına hukukuna sahip çıkarak, tekçi, inkarcı, antidemokratik, otoriter rejimleri değiştirerek Ortadoğu’ya barış, demokrasi ve özgürlüklerin getirilebileceğini belirtti.
