Devletin yeni çözüm süreci kapsamında, PKK’nin üst düzey kadrosuna yönelik yeni seçenekler üzerinde çalıştığı, bu çerçevede yaklaşık 200 kişilik yönetici listesindeki bazı isimlerin üçüncü ülkelere gönderilmesi yerine İmralı Cezaevi’ne getirilmesinin de ciddi biçimde tartışıldığı belirtiliyor
T24 yazarı Cansu Çamlıbel, İktidarın “Terörsüz Türkiye”diye adlandırdığı yeni çözüm süreci kapsamında devletin PKK’nin üst düzey kadrolarına ilişkin yeni seçenekler üzerinde çalıştığını yazdı. Çamlıbel’in aktardığına göre, devletin “PKK yöneticisi” olarak tanımladığı yaklaşık 200 kişilik liste için, üçüncü ülkelere gönderme formülünün yanı sıra İmralı Cezaevi seçeneği de ciddi biçimde tartışılıyor.
İmralı seçeneği masada
Yazıya göre, listedeki birçok üst düzey PKK yöneticisi Türkiye’ye dönerek yasal-demokratik siyasette yer almak istiyor. Bu durum, devletin yeni formüller arayışına girmesine yol açtı. Bu kapsamda, PKK’nin tepe kadrosundan 40-50 kişilik bir grubun, Abdullah Öcalan’ın da bulunduğu İmralı Adası’na getirilmesi seçeneği öne çıktı. Çamlıbel, görüştüğü kaynakların bu formülün “en güçlü seçeneklerden biri” olduğunu doğruladığını aktardı.
İmralı seçeneğini kabul eden yöneticilerin, en az üç yıl cezaevinde kalmayı göze alması gerektiği belirtiliyor. Devlet cephesinde, tüm 200 kişinin bu seçeneği kabul etmesinin beklenmediği, ancak sınırlı sayıda ismin katılımının sürecin işlemesi için yeterli olabileceği değerlendiriliyor.
Yazıda, bu formülün gündeme gelmesindeki temel gerekçelerden birinin, PKK yöneticilerinin Öcalan’dan bağımsız açıklama ve hamlelerini sınırlandırmak olduğu vurgulandı. Ayrıca, sürecin dış istihbarat servislerinin etkisinden korunmasının da hedeflendiği ifade edildi.
Yasal düzenleme hazırlıkları
Çamlıbel’in aktardığı bilgilere göre, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin destek verdiği ve “Barış Yasası” olarak anılan düzenlemeden yaklaşık 18 bin PKK’linin yararlanabileceği hesaplanıyor. Bu kişilerin yaklaşık 4 bin 500’ünün Türkiye cezaevlerinde olduğu, diğerlerinin ise Irak, Suriye ve Avrupa’da bulunduğu belirtiliyor.
Hazırlıkları süren yasal düzenlemenin geçici ve özel nitelikte olacağı, açık uçlu olmayacağı ifade edilirken; başvurular için altı aylık bir süre öngörüldüğü, şartlı salıverme ve ceza erteleme gibi mekanizmaların devreye gireceği kaydedildi. Düzenleme kapsamında PKK’nin “münfesih terör örgütü” olarak tanımlanması ve şiddete bulaşmamış üyelerin serbest bırakılması da seçenekler arasında yer alıyor.
DSG ve Suriye denklemi etkili
Sürecin yavaş ilerlemesinde Suriye’deki gelişmelerin ve DSG’nin geleceğine ilişkin belirsizliklerin etkili olduğu vurgulanıyor. Ankara’nın, bu başlığı iç kamuoyunu ikna edici kritik bir eşik olarak gördüğü belirtiliyor.
Cansu Çamlıbel, yazısında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu seçeneklerden hangisine, hangi takvimle onay vereceğinin belirsizliğini koruduğunu vurgularken, sürecin 2026’ya uzanabilecek yeni ve karmaşık tartışmaları beraberinde getirebileceğine dikkat çekti.







