İHH’nin düzenlediği çalıştayına katılan uzmanların görüşleri rapor haline getirildi. Uzmanlar sorunun çözümü konusunda “ PKK’nin silah bırakma kararı sonrası süreç dikkatli yönetilmesi” gerektiği konusunda hemfikir.
İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından 24 Mayıs 2025’te düzenlenen “Türkiye’de ‘Yeni Süreçte’ Hassasiyetler, Riskler, Fırsatlar ve Sivil Toplumun Rolü Çalıştayı”nda bir araya gelen kanaat önderleri, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri, silahlı çatışmaların sona erdiği bu dönemde toplumsal barışın inşası için kritik önerilerde bulundu.
İHH’nin düzenlediği çalıştayına katılan uzmanların görüşleri rapor haline getirildi.
Türkiye’de Kürt meselesinin çözümüne yönelik yeni bir dönemin başladığını vurgulayan uzmanlar, PKK’nin silah bırakma ve örgütü feshetme kararı sonrası sürecin dikkatli yönetilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu.
Silahsızlanma süreci ‘daha fazla uzatılmamalı’
Rapora göre çalıştayda en çok vurgulanan husus, PKK’nin silah bırakma sürecinin uzatılmamasının gerekliliği oldu. Uzmanlar, bu süreçte “direnç gösteren grupların olası provokasyon ve sabotaj girişimlerine karşı dikkatli ve hızlı adımlar atılması” gerektiğini belirtti.
“Silahsızlanma, sürecin ilk ve öncelikli başlığı olarak ele alınmalı; diğer konular daha sonraki aşamalara bırakılmalıdır” değerlendirmesi yapılırken, silahlı paradigmanın artık sona erdiği ve barışçıl, demokratik yollarla çözüm arayışının öne çıktığı vurgulandı.
Bölgesel konjonktür bu kez “destekleyici”
Geçmiş çözüm süreçlerinden farklı olarak, bölgesel atmosferin bu kez daha olumlu olduğu dikkat çekti. Raporda, “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Suriye’deki yapılar sürece daha yapıcı yaklaşmaktadır” tespiti yapılarak, Türkiye’nin bu olumlu ortamı stratejik avantaja dönüştürebileceği belirtildi.
Sivil topluma kritik görev
Çalıştayda sivil toplum kuruluşlarının sürece aktif katılımının altı çizildi. STK’ların yalnızca siyasal alanda değil, “kültürel, ekonomik, sembolik ve sosyal düzlemlerde de barışa katkı sunması” gerektiği vurgulandı.
Sivil toplumun üstlenmesi gereken roller şu cümlelerle dile getirildi:
“Toplumsal hafızayı dönüştüren etkinlikler
Ekonomik eşitsizlikleri gideren projeler
Kültürel temsiliyeti artıran çalışmalar
Gündelik yaşamı barışa adapte eden yaklaşımlar”
“Zorunluluk değil, samimiyet gerekli”
Barış sürecinin taktiksel zorunluluklarla değil, “samimi ve kararlı bir iradeyle yürütülmesi” gerektiği özellikle vurgulandı. Uzmanlar, “içtenlikten uzak yaklaşımların süreci kırılganlaştırdığını, samimiyetin ise güven, toplumsal destek ve kalıcılık ürettiğini” belirtti.
“Korku değil, umut dili”
Sürecin başarısında psikolojik atmosferin önemini vurgulayan uzmanlar, “toplumda korku değil umut iklimi oluşturacak bir dilin benimsenmesi” gerektiğini ifade etti.
“Korku dili kutuplaşmayı derinleştirirken; umut, adalet ve eşitlik temelli söylem toplumsal güveni ve birlikte yaşama iradesini güçlendirir” değerlendirmesi yapıldı.
Toplumsal destek “sessiz ama güçlü”
Çalıştayda dikkat çeken bir tespit de toplumsal desteğin boyutuna ilişkin oldu. “Toplumun geniş bir kesimi, süreci yüksek sesle desteklemese de sessiz bir rıza ve umut duygusu taşımaktadır” ifadesi kullanılarak, anketlerin bu gerçekliği gözler önüne serdiği belirtildi.
Barışın Ekonomik Getirileri
Uzmanlar, yeni sürecin başarıya ulaşmasının Türkiye’de siyasal istikrarı pekiştireceği gibi bölgesel ekonomik gelişmeleri de hızlandıracağını öngördü.
Barış ortamının beklenen etkileri:
“Yatırım ikliminin güçlenmesi
Yerel kalkınma ve istihdam artışı
Eğitim alanında iyileşmeler
Türkiye’nin uluslararası itibarının artması”
Siyasete “cesur adımlar” Çağrısı
Çalıştayda siyaset kurumuna da kritik bir görev düştüğü vurgulandı. “Toplumun tümünü ilgilendiren hassas başlıklarda siyaset kurumu daha cesur ve kapsayıcı adımlar atmalıdır” çağrısında bulunulurken, süreçlerin şeffaflaştırılmasının hem kamuoyunun güvenini hem de toplumsal sahiplenmeyi artıracağı belirtildi.
Bu rapor, daha önce 11 Ocak 2025’te Diyarbakır’da gerçekleştirilen “Kürt Meselesinin Çözümü ve Barışa Sivil Katkılar” çalıştayının devamı niteliğinde hazırlandı.
Kaynak: Rudaw