DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Kürdistan Bölgesi ziyaretinin önemli olduğunu belirterek “Kürdistan Bölgesi ile olan ilişkilerimizde yeni bir başlangıç olacak. Yeni ilişkiler gelişecek. Sıcak bir şekilde karşılandık” ifadelerini kullandı.
Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Rojava Özerk Yönetimi’nin (Kuzey ve Doğu Suriye) Şam ile ilişkilerine, Kürtler arası birlik çalışmaları, Kürdistan Bölgesi’nde düzenlenen Duhok’taki konferans, Kürdistan Bölgesi-Rojava ilişkilerine, Suriye ordusuna entegrasyon çabalarına ve Şam’la varılan 10 Mart Anlaşması’na dair değerlendirmelerde bulundu.
MA’ya Kürtçe röportaj veren Abdi, Duhok’ta düzenlenen Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu’na katılmasına ilişkin soruyu yanıtlarken “Kürdistan Bölgesi ile olan ilişkilerinde yeni bir başlangıç olacağını” kaydetti.
Sıcak bir şekilde karşılandığını vurgulayan Abdi, “Bir süre önce bu foruma katılmamız istenmişti. Bu ziyareti önemli görüyoruz. Yeni bir sürecin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde Duhok’ta böylesi bir foruma katılmak Kuzey ve Doğu Suriye açısından oldukça önemli. Bundan sonra da Güney (Kürdistan Bölgesi) ile olan ilişkilerimizde yeni bir başlangıç olacak. Yeni ilişkiler de gelişecek. Sıcak bir şekilde karşılandık. Güney’deki kardeşlerimizle olan ilişkilerimiz gayet doğal” ifadelerini kullandı.
“Ulusal birlik üzerine istişarelerimiz oldu”
Başkan Mesud Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ile görüşmesinin içeriğine dair konuşan Abdi, şu ifadeleri kullandı:
“Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile ilk kez bir araya gelmiyoruz. Geçmişteki ziyaretlerin devamıydı. Birçok aktüel gelişmeyi tartıştık. Her iki tarafı ilgilendiren ortak konular vardı.
Ulusal birlik gündemimizde, bunun üzerinden istişarelerimiz oldu. Şam hükümeti ile olan diyaloğumuz üzerinde de durduk. Görüşlerimizi paylaştık. Kürdistan Bölgesi’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye desteği önemli bir konu, bunun üzerinde konuştuk.
Genel olarak Ortadoğu’daki barış ve diyalog konuları, Kuzey ve Doğu Suriye’yi ilgilendiren, Kürtlerin tümünü ilgilendiren konular üzerinde durduk. Sonuç olarak olumluydu.”
“Türkiye keskin değilmiş, tehdit ve keskin dil kullanmamışlar”
ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın gerçekleştirdiği görüşmeye dair konuşan Abdi, şu ifadeleri kullandı:
“Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın Beyaz Saray’da yaptığı görüşmenin detayları Sayın Tom Barack tarafından bize aktarıldı. Bize iletildiği kadarıyla olumlu geçmiş. Kuzey ve Doğu Suriye konusu, DSG konusu Trump ile konuşulmuş. Daha doğrusu Trump sormuş ve yanıt almış. Olumlu geçmiş. Başkan Trump’a çözüm iradelerinin olduğunu söylemişler. DSG ile ilişkilerinin iyi olduğunu ve meseleyi çözmek istediklerini iletmişler. Genel olarak iyi bir yaklaşım ortaya çıkmış.
Türkiye Dışilişkiler Bakanı Sayın Hakan Fidan da orada hazırmış. Onunla da tartışılmış. Öğrendiğimiz kadarıyla; Başkan Trump, savaşsız ve diyalogla meselelerin çözülmesini istemiş. Onlar da kabul etmişler. Yine DSG’nin yaptığı fedakarlıklar, DSG’nin bugüne kadar DAİŞ’e karşı verdiği mücadele de dile getirilmiş.
Hem Beyaz Saray’da Başkan Trump ile yapılan toplantı, hem toplantı sonrası Sayın Fidan’ın katıldığı toplantı hem de 3 dışilişkiler bakanının katılımıyla yapılan toplantılara dair bize aktarılan; Türkiye tarafı bazı şikayetlerini dile getirmiş. Zaten her zaman dile getiriyor. DSG’nin ağır hareket ettiğini söylüyorlar. Yine bazı konulara dönük tepkilerini dile getirmişler. Ancak anladığımız kadarıyla bu kez fazla keskin değillermiş. Tehdit ve keskin dil kullanmamışlar. Daha çok çözüme dair taleplerini dile getirmişler.”
“Kürtlerin hakları anayasada yer almadan genel bir anlaşma olmaz”
Şam ile hangi maddeler üzerinde anlaştıkları sorusunu yanıtlayan Abdi, “Kürtlerin hakları ve diğer bileşenlerin anayasada nasıl yer alacağı olmadan genel bir anlaşmanın olmayacağını” belirtti.
Abdi şunları söyledi:
“Esas anlaştığımız nokta ateşkes anlaşmasıdır. Bu 10 Mart Anlaşması’nın en önemli maddelerinden birisi. İttifaktan bu yana ateşkes yürürlükte. Bazen küçük sorunlar çıksa da her iki tarafta da çatışma çıkmaması yönünde bir irade var. Konuların diyalogla çözülmesi yönünde irade var. Şimdiye kadar yürüdü. 10 Mart İttifak’ının en büyük sonuçlarından birisi buydu.
Hitaplarda kimi sorunlar olsa da resmi açıklamalarda uygun bir dil kullanılmasına dikkat ediliyor. Karşıt bir dil yerine sorunların diyalogla çözülmesine dair dikkatli bir dil kullanılıyor. Böylesi olumlu konular var.
Her ne kadar imza atılmamış olsa da ve resmi olmasa da, Şam’da yapılan ve Amerikalı yetkililerin de katıldığı son toplantıda askeri konularda anlaşmaya vardık. Nasıl bir katılımın olacağı noktasında. Bazı sorunların çıkma ihtimali olsa da bir mutabakat var. Ancak temel meseleler kalmış. Anayasa, Suriye’nin yönetim şekli (merkezi mi olacak yoksa merkezi olmayacak mı) konuları önemli. Bu konular en önemli konular. Kürtlerin hakları ve diğer bileşenlerin anayasada nasıl yer alacağı henüz kalmış. Bunlar olmadan da genel bir anlaşmanın olması mümkün değil.”
“DSG Suriye’de en büyük örgütlü güç, Suriye ordusunda önemli bir rolü olmalı”
DSG’nin Suriye ordusuna entegre edilmesine ilişkin de değerlendirme yapan Abdi, “Suriye’de en büyük örgütlü güçtür. Bu nedenle Suriye ordusuna da düzenli bir şekilde katılması gerekiyor. Bu Suriye ordusunu güçlendirir. Tecrübesi ve sayısıyla güçlendirir. DSG’nin katılımının Suriye ordusunu güçlendireceğini ve huzur getireceğine inanıyorum. Kimse bundan korkmamalı. Aksine bunu olumlu görmeli. DSG savaşçılarının emeğini korumak ve boşa gitmemesini istiyoruz. DSG’li savaşçılarının dökülen kanlarının boşa gitmemesini istiyoruz. DSG’nin tüm bunlara layık bir şekilde orduya katılmasını istiyoruz. Orduda önemli bir rolü olmalı. Diğer şeyler detaylardır, müzakerelerde konuşulu” ifadelerini kullandı.
“Bu sorunu sürdüren ve ağırlaştıran diğer taraflardır”
10 Mart Anlaşması’na dair soruyu cevaplayan Abdi, DSG’nin anlaşmanın uygulanmasını engellediği yönündeki iddialara dair “Bizi suçlayanlar başlangıçta bu düşüncelerini savunabilirdi. Ancak şimdi savunamazlar. Özellikle Şam’da yapılan görüşmeler sonrası. Bilindiği gibi 2 ay önce Paris’te bir toplantı olacaktı. Herkes de biliyor ki Özerk Yönetim ve DSG tarafı buna hazırdı. Amerika, Fransa ve Britanya bu gerçeği biliyor. Çünkü hazırladığımız yazılı belgeleri, müzakereler için hazırladığımız belgeleri herkesle paylaşıyoruz. Herkes vaktinde haberdar oluyor. Herkes sorunun bizden kaynaklanmadığını biliyor. Bu sorunu sürdüren ve ağırlaştıran diğer taraflardır. Herkesin bunu bildiğine inanıyorum. Hiçkimse bize ‘siz geç kalıyorsunuz’ demiyor” ifadelerini kulland
