Eğitim-Sen Batman Şubesi: Eğitimde Sorunlar katlanarak artıyor

featured

Eğitim-Sen Batman Şubesi, eğitimde devam eden sorunların arttığını belirterek, sorunların çözümüyle ilgili adım atılmadığını savundu.

Açıklama şöyle:

EĞİTİMİN SORUNLARI KATLANARAK ARTIYOR, ÇÖZÜM ÜRETİLMİYOR!
Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim
politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye’de okul öncesi eğitimden
üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, uzun yıllardır en temel işlevlerini dahi yerine getiremez
durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemekte;
Özellikle son birkaç yıldır derinleşen ekonomik kriz soncunda artan fiyatlar okul masraflarını ciddi
oranda arttırmış, çocuk okutan ailelerin bütçelerini derinden sarsmaya başlamıştır. Seçim sonrasında
peş peşe gelen zamlarla birlikte veliler, çocuklarına günlük harçlık vermekte zorlanmanın yanı sıra
beslenme çantalarını dahi dolduramama korkusu yaşamaktadır.
SINAV VE REKABETE DAYANAN SİSTEM ÖĞRENCİLERİMİZİ MUTSUZ, KAYGILI VE
STRESLİ HALE GETİRİYOR
Mevcut eğitim sistemi okulda ve toplumsal yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini
ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri olarak görülmesini hedeflerken, eğitim sistemi içindeki sınıfsal
eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı
bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır.
Eğitimde çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili
dayatmalar eşliğinde sürdürülmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-
ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata
geçirilen laiklik ve bilimsellik karşıtı gerici uygulamalar her geçen gün dozunu arttırarak devam
etmektedir.
İKTİDAR ÇEDES PROJESİYLE EĞİTİMİ KENDİ SİYASİ-İDEOLOJİK ARKA BAHÇESİ
HALİNE GETİRMEK İSTİYOR
Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle
hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine
karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımızın,
siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için, eğitimi arka bahçesi haline getirmek
adına din istismarıyla ve sözde değerler eğitimiyle hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin
parçası haline getirilmesini istemiyoruz.
Projenin ülke çapında uygulaması için Milli Eğitim Müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı
il müftülükleri aracılığıyla okullara ‘manevi danışman’ sıfatıyla pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz,
imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde
görevlendirmeler yapılmaya başlandı.
Millî Eğitim Bakanlığının görevi çocuk ve gençleri
Tarikat ve cemaatlerin eline bırakmak değil, insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda
yetiştirmek, temel insan hakları ve çocukların yararını gözetecek, eleştirel düşünce becerisi
kazandırabilecek okul ortamları sağlamak, barınma, beslenme kendini gerçekleştirme vb en temel
ihtiyaçları karşılamak olmalıdır.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINI ÖĞRENCİLERİMİZE ÖĞLE YEMEĞİ HİZMETİ VERMEYE
DAVET EDİYORUZ
TÜİK, Türkiye Sağlık Araştırması’na göre yetersiz beslenmeye bağlı olarak 5 yaş altı
çocuklarda zayıflama oranı yüzde 1,7. Bu grupta, gelişim geriliği oranı ise yüzde 5, obezite sorunu
yaşayan çocuk oranı ise yüzde 8. Bu durum ortada iken MEB’in 8 eylülde okullara gönderdiği yazı ile
deprem yaşanan illerin dışındaki illerde daha önce Anaokullarında ve Anasınıfı öğrencilerine verilen

Öğlen yemeğinin de kaldırılması akıllara ziyan bir durumdur. Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk
yoksulluğunda ilk sıradadır. Ülkemizde okula aç giden çocuk sayısı her geçen gün artarken,
sendikamız dahil çok sayıda kurum bütün okullarda ücretsiz okul beslenme programı hazırlanması
çağrısı yapmaktadır. Özellikle ekonomik krizle birlikte hızlı artan yoksullaşma, öncelikle en hassas
durumdaki çocukları etkilemiştir. Çok sayıda öğrencimiz okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine
birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü bilinmektedir.
Türkiye’de son yıllarda dar gelirlilerin sırtına yüklenen ve daha da derinleşen ekonomik krizin de
etkisiyle bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici
gıdaya ulaşamamaktadır. Normal öğretim gören tüm devlet okullarında nitelikli, besleyici ücretsiz
yemek verilmelidir. Bu noktada sadece taşımalı eğitim ve anaokullarında yemek verilmesi yeterli
olmadığı gibi öğrencilerimiz gıda, giysi, kırtasiye, eğitim araçları ve ulaşım giderleri açısından
mutlaka desteklenmelidir.
EĞİTİMİN EKONOMİK YÜKÜ VELİLERİMİZİN SIRTINDA
Okullara temizlik personeli, güvenlik, kırtasiye malzemelerinin temini için yeterli ödenek
aktarılmadığı için idare ve okul aile birlikleri velilerden zorlama ile bağış vermeye mecbur
bırakılmakta, bu durum da öğrenci velilerini ciddi anlamda zorlamaktadır.
Okullarda kullanılan yazıların kartuşlarından, tahta kalemine kadar tüm kırtasiye ihtiyaçları öğrenci
velilerinden talep edilmektedir. Milyonlarca insanı etkileyen ekonomik kriz, TL’de yaşanan değer
kaybı ve yüksek enflasyon nedeniyle diğer bütün harcama kalemlerinde olduğu gibi, kırtasiye
harcamalarında da astronomik artışlar yaşanmaktadır. Sadece son üç yılda velilerin öğrenciler için
yapmış olduğu kırtasiye harcaması miktarı en az 6 kat artmıştır.
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU MESLEĞİMİZİN İTİBARINI YERLE BİR ETTİ.
Bu kanun, İhtiyaç olduğu halde 800 bini aşan ataması yapılmayan öğretmenlerimizin; acımasız bir
emek sömürüsüne mahkûm edilen binlerce özel sektör öğretmenimizin, asgari ücretin de altında devlet
eliyle çalıştırılan ücretli öğretmenlerimizin ve sözleşmeli öğretmenlerimizin sorunlarını
kapsamamaktadır. Yasa yeniden düzenlenmeli sözleşmeli kadrolu ayrımını ve güvencesiz çalıştırma
yöntemlerini engellemelidir. Eşit işe eşit ücret ilkesiyle tüm eğitimciler özel sektör öğretmenleri de
dahil olmak üzere güvenceli çalışmayı esas olan eğitimcilerin en temel ihtiyaçlarını karşılayacak
düzeyde bir ücret düzenlemesi yapılmalıdır.
EĞİTİM- ÖĞRETİM ÖDENEĞİ BİR MAAŞ TUTARINDA OLMALIDIR.
Her yıl öğretmenlere verilen eğitim öğretim ödeneği bugünün gerçekleriyle uyuşmamaktadır. Bu
ödenek sadece öğretmenlere değil tüm eğitim çalışanlarına verilmeli, her yıl iki kere bir maaş tutarına
ödeme yapılmalıdır.
KAMUSAL, LAİK, BİLİMSEL, DEMOKRATİK VE ANADİLİNDE EĞİTİM MÜCADELEMİZ
KESİNTİSİZ ŞEKİLDE SÜRECEKTİR
Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi
nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya
çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde her geçen gün
bilimsellikten uzaklaşılması, eğitimin zaten sorunlu olan yapısının daha da kötüleşmesine neden
olmaktadır. Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar, elbette ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal
koşullarda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız değildir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri
içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, milliyetçiliğin ve inanç sömürüsünün
referans alındığı bir eğitim sisteminde, eğitim ve bilim emekçileri ve tüm öğrencilerimizin kamusal,
bilimsel, demokratik ve anadilinde bir eğitim hakkını savunmaya, mücadelemizi kesintisiz bir şekilde
sürdürmeye kararlı olduğumuzu buradan bir kere daha söylüyoruz.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Batman Burada ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!