Ezidilerin en köklü bayramlarından Çarşema Sor her yıl nisan ayının üçüncü Çarşamba günü kutlanıyor. Çarşema Sor, kutsal bir gündür ve Ezidiler tarafından geniş çapta kutlanır.
Baharın gelmesiyle birlikte Ezidiler Çarşema Sor’u kutlamaya hazırlanıyor.
Êzidî Kürtlerin kadim ve kutsal bayramlarından biri olan Çarşema Sor, ya da diğer adıyla Çarşema Serê Nîsanê, tanrı ile insanın, gökyüzüyle yeryüzünün buluştuğu gün olarak kabul edilir.
Yeni umutlarla karşılanan bu günde bolluk, mutluluk ve başarı dileğiyle çeşitli ritüeller ve etkinlikler düzenlenir.
Çarşema Sor, Êzidî inancı için ‘hayatın başladığı gün’ olarak nitelendirilir.
Bu bayram, her yıl nisan ayının 13’ünü takip eden ilk çarşamba günü kutlanır.
İnanca göre, evren ilk zamanlarda karanlık ve sisle, yeryüzü ise buzla kaplıydı. Tanrı, bu düzeni değiştirmek üzere çarşamba günü ‘ Tawusê Melek”i (Melek Tavus), yani tavus kuşu suretinde bir meleği yeryüzüne gönderir.
Tawûsê Melek ilk kez Êzidîlerin kutsal merkezi olan Laleş’e iner ancak ortalık buzla kaplı olduğundan ‘Herer’ ağacına konar. Tanrı’nın emriyle güneş buzları eritir ve toprak görünmeye başlar. O anda, her renkten çiçekler (özellikle kırmızı, sarı ve yeşil renklerinde) açar. Bu yüzden ‘Çarşema Sor’ hem baharın gelişini hem de yeni yılın başlangıcını simgeler.
Ezidî inancına göre hem evrenin hem de dünyanın maya tuttuğu yani yaratıldığı gün olan Çarsema Sor Bayramı etkinliklerinde Ezidiler salı akşamı, dünyanın küre şeklini sembolize eden yumurtaları kaynatıp farklı renklere boyuyor. Bu yumurtaların kabukları, bolluk ve bereket getirmesi umuduyla tarlalara serpiliyor.
365 gün 365 mum
Çarşamba günü 365 mum ya da kandil yakılır ve evlerin kapılarıyla duvarları çiçeklerle süslenir. İşte bu yüzden ‘Kızıl Çarşamba’ anlamına gelen ‘Çarşema Sor’ denir.
Nisan ayına özgü pek çok gelenek de bu dönemde kendini gösterir. Bu ayda toprak sürülmez çünkü doğa çiçeklerle ve yeşilliklerle dolup taşar. Aynı zamanda, Êzidî inancına göre bu ayda evlilik yapılmaz; çünkü nisanda gelin getirmenin evde sıkıntı ve keder getireceğine inanılır. Halk arasında bu ay “Yılın Gelini” olarak anılır.
Êzidî toplumu, tarih boyunca çok sayıda fermanla, yani katliam ve baskıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu saldırılarda binlerce Êzidî hayatını kaybetmiş, kutsal mekanları yıkılmış, dini kitapları yakılmıştır. Kültürel miraslarının büyük bir bölümü yok edilmiş olsa da Êzidîler inançlarını ve geleneklerini sözlü yollarla kuşaktan kuşağa aktarmayı başarmıştır. Onlar için bayram kutlamaları, sadece dini bir tören değil, aynı zamanda kimliklerini ve varlıklarını korumanın da bir ifadesidir.