“2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı Akademisyen-Öğrenci Buluşmaları” projesinde görev alan akademisyenlerle bir araya gelen Vali Ekrem Canalp, bundan 40-50 yıl öncesinde ülkelerin kalkınmasında ve gelişmesinde yaşanan tartışmaların odağında ‘eğitim’ olduğunu belirterek, bugün halen ülkemizdeki tartışmalarında herkesin reçetesindeki çözüm noktasının eğitim olduğunu ifade etti.
Vali Canalp; “Bütün tartışma ve çözüm önerilerinin değişmez maddesi hep eğitim oldu. Bu, memlekette de hiç değişmedi. On yıllar geçti, gelecek anlamında ne yapmamız gerekir sorusunu kendi kendimize sorduğumuz zaman, hepimizin elindeki reçetede çare olarak sunduğumuz şey ‘Eğitim’dir. Hiç değişmiyor bu. Bu neden böyle? Bu sadece Türkiye için mi böyle? Dünyanın başka memleketlerine baktığımız zaman, acaba eğitim ile beraber değişen hayatlar, değişen ülkeler, değişen paradigmalar var mı? Türkiye için geçerli olan şey aslında bugün dünyanın birçok ülkesinde geçerli. Dünyanın belki gelişmeye en hasret olan güney doğu ülkelerine baksanız coğrafyanın azizliğinden dolayı belki de fakirliğin en dibini yaşamış olan coğrafyaları da görseniz bu arada sonuç değişmiyor. İnsanların bireysel hayatını da toplumların toplulukların hayatlarını da değiştirebilmek için insan oğlunun keşfetmiş olduğu şey değişmiyor. Kültürden bağımsız, ülkelerden ve coğrafyalardan bağımsız olarak değişmeyen şey hala eğitimdir. Ama hepimiz için değişmeyen bir şey vardı. Bizlere sunulmuş olan eğitim imkanıdır. Hiç değişmiyor bütün kültürlerde yine aynı şekilde insanların bireysel hayatını da değiştirebilmek için elinde var olan ve insanlara sunulmuş olan en kıymetli en değerli şey eğitimdir. Eğer toplumsal statünüzü değiştirmek istiyorsanız, sınıf atlamak istiyorsanız elinizde yine en önemli vasıta yine eğitimdir. Hiç değişmiyor. Peki bizim bu projemiz bugün burada tekrar sizinle bir araya gelip de önümüzdeki yılın da temelini atacağımız ve ulaşmış olduğumuz bu yılın sonuçlarını değerlendirdiğimiz bu program bizim açımızdan ne ifade ediyor. Odak noktası yine aynı şey eğitime sunulmuş olan en kıymetli katkıyı ifade ediyor. Çünkü, 131 akademisyenimiz öğrencilerin hem ellerine dokundu hem de gönüllerine dokundu hem de onların geleceğini yeniden inşa edebilmek için onlara çok değerli çok kıymetli belki de hayati bir değeri verdi. Eşimin bazen bir sözü vardır çok iddialı bir söz: ‘üniversitenin bahçesinden geçiyor olmak bile bir öğrenci için çok kıymetlidir. Hayatında çok şey fark ettirebilir’ diyor. Evet bahçesinden geçmek bile bazen oradaki diğer öğrencileri görmek bile bazen o ortamı kokluyor olabilmek bile bir öğrencinin hayatında çok kritik bir rol oynayabilir. Hele hele ortaokul gibi, lise gibi bir çağda bir akademisyenin kendi sınıfına gelmesi kendi lisesine, ortaokuluna gelmesi ve kendisine ders verebilmesi de gene aynı şekilde bireysel hayata en önemli bir dokunuş. Hepimiz bir eğitimci olarak yapabileceğimiz bir bilgiyi aktarmak, evet bilgi aktarmak çok kıymetli çok değerli, olmazsa olmazdır, eğitimci olarak da en asli görevlerimizden bir tanesi. Ama bilgiyi aktarmanın çokta ötesinde onlara yapabileceğimiz bir şey daha var; onlara yepyeni ufuklar açabilmek, onlara vizyon oluşturabilmek, bir perspektif sunabilmek ve kendilerinin daha sonra aktarılan o bilgileri de kendi kendine alabilecekleri bir motivasyonu onlara bir şekilde aşılıyor olabilmektir. Bu bazen aylar sürer ama şundan emin olabilirsiniz bazen yarım saatlik bir saatlik bir derste bile mümkündür. Eğer bir insana bir öğrenciye gönülden gelerek yepyeni bir dünya oluşturabilirse, kalplerinin derinliklerine inebilecek birkaç cümleyi peş peşe sıraladığınız zaman böyle bir motivasyonu sağlamak mümkün olabiliyor. Belki de burada bulunan herkes hayatının belli bir döneminde kendisini etkilemiş olan bu şekildeki insanlarla karşılaşmış olabilir. Bazen tarih öğretmenidir, bazen bir matematik öğretmenidir, bazen de ilk okulumuzdaki bir öğretmenin beyefendiliğidir, nezaketidir ve zarafetidir. Size vermiş olduğu bir değerdir. Bu, hepimizin hayatını değiştirebiliyor. Hepimize bambaşka bir bakış açısı sunabiliyor. Burada bulunan çok saygı değer insanların da kanaatimce yaptığı en esaslı iş budur. Yapmış olduğunuz iş iki yıllık çabanın sonunda, gelmiş olduğumuz noktayı daha somut bir örnek ile anlatayım. TÜBİTAK bölge finalleri yapıldı. Bu yarışmaya bölgeden sekiz ilden projeler sunuldu. Bu yarışmada toplamda 41 derece vardı. Bu 41 derecenin, 15 derecesini Batmanlılar aldı. Bu yarışmada ayrıca 17 tane birincilik ödülü vardı.17 birincilik ödüllerinin 7’sini Batman’ın evlatları aldı. Batman’ın öğrencilerinin TÜBİTAK’ın bu şekildeki bölgesel finallerine, böylesi projeleri sunabilme vizyonunu sizce nasıl edindiler? Böyle bir nosyon onlarda nasıl gelişti? Bunu, onlara kim verdi? Siz verdiniz. Bu, sizin çabanızdı. Sizin gönüllüğünüzün ortaya koyduğu sonuç buydu. Gönül harika bir kelimedir. Gönüllü olma anlamına da gelir. ‘Gönül’ün başka dillerde bire bir karşılığı yoktur. Binler yıl içerisinde oluşturulmuş olduğumuz, bir kavram bu. Gönüllü olabilmek de işte başka dillerde karşılığı olmayan o insanları ifade ediyor. Burada bulunan 131 insanın da her biri bir gönüldür. Hiç kimse sizi bunu yapamaya zorlayamaz. Hiç kimse sizi, Batman’ın ilçelerine, beldelerine ve köylerine gidin diyemez. Ama siz kendi gönlünüzde kopa kopa Batman’ın ilçelerine, beldelerine ve köylerine gittiniz, öğrencilerin hayatlarına, kalplerine ve gönüllerine girdiniz. Gönülden yapmış olduğunuz bu iş için hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
Yorumlar kapalı.